• Ana Sayfa
  • Hakkımızda
    • Gelecek Eğitimde Platformu
    • Değerlerimiz
    • Etkinliklerimiz
    • Organizasyon
    • Kurumsal Destekleyenler
    • Stratejik Çözüm Ortakları
  • Eğitim.
  • Yenilik.
  • Gelecek.
  • Yazarlar
    • Gelecek Eğitimde
    • Mehmet Salih Uyan
    • Erdinç Aydoğan
    • Cüneyt Ali Mert
    • İrfan Özfatura
    • Şaban Yılmaz
  • Bize Ulaşın



  • Geleceğin eğitimde yön bulacağı bu çağda, geleceğin eğitimine katkı sağlamak için kurulmuş bir dernek olan GED eğitim için yapılan her çalışmada bulunmak ve katkı sağlamak üzere faaliyetlerine devam etmektedir.

    Eğitim. Yenilik. Gelecek.

  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
    • Gelecek Eğitimde Platformu
    • Değerlerimiz
    • Etkinliklerimiz
    • Organizasyon
    • Kurumsal Destekleyenler
    • Stratejik Çözüm Ortakları
  • Eğitim.
  • Yenilik.
  • Gelecek.
  • Yazarlar
    • Gelecek Eğitimde
    • Mehmet Salih Uyan
    • Erdinç Aydoğan
    • Cüneyt Ali Mert
    • İrfan Özfatura
    • Şaban Yılmaz
  • Bize Ulaşın
Gelecek Eğitimde
Yazar

Gelecek Eğitimde





Etkinlikler
Etkinlik: GESS Türkiye & Türkiye ETZ 2021
Gelecek EğitimdeGelecek Eğitimde Yayınlanma Tarihi 24 Eylül 2020


KAYIT İÇİN HEMEN TIKLAYIN!

En yeni eğitim teknolojileri uygulamalarını görebileceğiniz, sınıflar için yeni ve heyecan verici ürünleri bulabileceğiniz ve eğitimin geleceği ile ilgili çok çeşitli konferanslara katılabileceğiniz tek platform!

GESS_Turkey_hakkinda GESS_Turkey_hakkinda
gess-turkey-1 gess-turkey-1
gess-turkey-9 gess-turkey-9
gess-turkey-11 gess-turkey-11

Eğitim alanındaki tüm tedarikçileri çatısı altında buluşturmayı amaçlayan GESS Türkiye & Türkiye ETZ 2021, sektörün nabzının tutulduğu, eğitim uzmanlarının en yeni ürün, teknoloji, hizmet ve uygulamaları yerinde görebildiği, yurt içi ve yurt dışından profesyonel alıcılar, devlet ve özel okul yöneticileri, müdürleri, sahipleri, yatırımcıları ve satın alma kararı veren yöneticileriyle tedarikçilerin doğrudan bir araya geldiği büyük bir teknoloji, bilgi ve ticaret platformu olacaktır.


Devamını Oku
0
2.2K Görüntülenme
1



Gelecek Eğitimde  / Slider
Online Eğitim Yöntemleri İle İlgili Tavsiyeler
Gelecek EğitimdeGelecek Eğitimde Yayınlanma Tarihi 13 Mart 2020


Dünyadaki Corona virüs salgınından sonra Türkiye’de vaka görülmesiyle Milli Eğitim Bakanlığı okullara bir müddet ara verildiğini duyurdu ve eğitimin online yapılar üzerinden devam edeceğini bildirdi. Bu konuda zaten girişimde bulunan çokta özel öğretim kurumları da var.

Didem Yeşil son 5 yıldır dijital eğitim programlarının tasarım ve koordinasyonunda görev almış bir eğitimci. Bu konuda tecrübeleri çokça fazla.

Didem hanım tecrübelerini paylaştığı Twitter paylaşımını sizlerle paylaşıyoruz.


1. Son 5 yıldır dijital eğitim programlarının tasarım ve koordinasyonunda görev alan biri olarak, şu sıralar dersler/eğitimler online ortamlara taşınırken dikkatimi çeken ve önemsediğim birkaç konuyu paylaşmak isterim.

2. Hızlı ve pratik hareket edilmesi gereken bir zamandayız, bazı gözlem ve önerilerim bu dar zaman aralığı için değil; daha ziyade geneldir.

3. Halihazırda “dijital”i ajandasında öne almış, dijital altyapısı, stratejisi ve deneyimi olan kurumlar duruma kolayca adapte oldu. Tam tersine dijitalde deneyimsiz olanlar için de, tatsız bir nedenle de olsa, dijital çağa adapte olmak için bu önemli bir fırsat olarak görülmeli.

4. Yüz yüze gerçekleştirebildiğiniz (bedensel aktivite gerektirmeyen) hemen hemen her konudaki eğitimi, deneyim kalitesinden ödün vermeden ve hatta – iyi tasarlarsanız- daha da verimli şekilde online’da gerçekleştirmek mümkündür.

5. Aklınıza gelmeyecek kadar fazla dijital araç ve platform artık mevcut. Dolayısıyla online öğrenme, ikinci kalite veya değeri daha düşük bir eğitim formatı değildir. Mevcut şartlarda B planı olarak görülse de esasında yeni norm budur.

6. Yüz yüze bir eğitimi online ortama taşımak, olduğu haliyle birebir online’a transfer etmek anlamına gelmez: yeniden tasarım sürecidir, çünkü dinamikleri ve pedagojisi farklıdır. Bunun için online eğitim bilgi ve tecrübesi olan kişilere danışılmalıdır…..

7. Eğitim teknologları, “instructional designer” gibi kişiler bu alanda uzman kişilerdir. Online eğitim iyi tasarlandığında, sosyal ve tam öğrenmeye yer açan, aktif ve motive edici bir eğitim formatıdır (Skype üzerinden 2 saat boyunca konu anlatmanın ötesidir).

8. Yeniden tasarımda bakılacak başlıca alanlar:

Dijital içerikler: Video, makale vb destekleyici materyalleriniz mevcut mu? Çekilmiş bir videonuz yoksa Youtube her zaman bir kurtarıcı olabilir. Web tabanlı canlı ders yapıyorsanız, her bilgiyi aktarmak zorunda değilsiniz….

9. Aktarmak istediğiniz bilgilerin bir kısmını materyal olarak önden verin, canlı derste daha çok soru-cevap veya tartışma yapın.

10. Ölçme ve değerlendirme metodları: Wooclap, Kahoot, Mentimeter (bknz.) gibi birçok farklı dijital araçla öğrenmeyi ölçmek mümkün.

11. İletişim kanalları: Herkesin birbirine kolayca ulaşabileceği Slack gibi platformlar önem kazanıyor.

12. İş birliği/ birlikte öğrenmeye olanak tanıyacak senkron veya asenkron fırsatlar: Google Drive gibi işbirliği araçlarını, Padlet vb araçları da beyin fırtınası ve grup çalışması için kullanabilirsiniz.

13. Uzaktan destek mekanizması: Özellikle insan desteği kritik.

14. Sorunsuz ve hızlı çalışan, kolay anlaşılır ve test edilmiş dijital altyapı ve araçlar: Olabildiğince az ve öz platform seçilmeli. En önemlisi bir LMS’iniz var mı?

15. Birkaç faydalı kaynak:

Quality Matters, online ders/eğitim tasarımında muazzam rehberleri olan bir platform. Buradan online ders hazırlama rubric’lerine göz atabilirsiniz: Quality Assurance Begins with a Set of Standards.

16. Müthiş bir çeviklik örneği websitesi: https://techagainstcoronavirus.com/edu/ Buradan amaca uygun dijital araçları görüntüleyebilrsiniz.

17. Stanford Üniversitesi’nin online dersler için hazırladığı geniş kapsamlı bir rehber de burada.

18. Online eğitim duayeni Tony Bates’ten konuya ilişkin bir blog yazısı: https://tonybates.ca/2020/03/09/advice-to-those-about-to-teach-online-because-of-the-corona-virus/

19. Online derslerinizde Zoom kullanıyorsanız websitemdeki son yazıya da göz atabilirsiniz.

Devamını Oku
0
7.6K Görüntülenme
2



Eğitim.  / Gelecek.  / Slider
Prof.Dr. Erhan Erkut hocadan; Mezuna Kalmak mı Kalmamak mı?
Gelecek EğitimdeGelecek Eğitimde Yayınlanma Tarihi 21 Şubat 2020


Ben ortaöğretimimi alırken “sınıfta kalmak” vardı. Hatta bizim sınıfın önemli bir bölümü bir veya iki yıl sonra mezun olabilmişti. Sonra sınıfta kalma kaldırıldı. Eğitimi yakından takip etmeyenler bilmeyebilir ama şu anda ortaöğretimde sınıf geçmek için (rapor almakla uğraşmayıp devamsızlıktan kalmayı başaranları saymazsak) öğrencinin nabzının atıyor olması yeterli. Fakat yeni bir tür “kalmak” türetildi: “mezuna kalmak.” Bu terimin içinde hem “mezun” sözcüğü var — yani öğrencinin orta öğretimi bitirdiği mesajı veriliyor, hem de “kalmak” fiili var — yani öğrencinin eğitimine bir üst düzeyde devam etmediği bilgisi var. Çok yaratıcı bir terim.

Üniversiteye giriş sınavında istediği puanı alamayıp, tercih yapmak yerine sınava yeniden hazırlanmaya karar veren öğrenci “mezuna kalmış” oluyor. Bu uygulama ülkemizde ne kadar popüler? Fazlasıyla… 2018 yılında örgün lisans programlarına yerleşenlerin sadece %46’si yeni mezun. %39’u “yerleşmemiş” statüsünde (yani ya mezuna kalmayı seçmiş ve tercih yapmamış ya da tercihlerinin hiç birisine yerleşememiş). Geri kalan %15 ise bir üniversitede okurken sınava yeniden girenler, bir üniversiteden mezun olup sınava yeniden girenler, veya bir üniversiteden kaydı silinip yeniden sınava girenler. MEF Üniversitesi’ne gelen öğrenciler arasında yeni mezun oranı ortalamadan daha yüksek: örneğin 2018’de kaydolan öğrencilerin %60’i yeni mezun. Fakat öğrencilerin %40’i ya mezuna kalmış, ya da başka bir üniversitede okuyup gelmiş.

Mezuna kalma kararını tetikleyen en önemli faktör kanımca öğrencilerin sınav başarı beklentileri. Bu yıl en az 100 aday öğrenci ile görüştüm. Bir tanesi bile bana “sınav sonucu beklediğimden iyi geldi” demedi. Herkesin bir hikayesi vardı: “sınavda aşırı stres yaptım (yeni kuşak terminolojisi),” “aslında çok hazırdım ama bir soruda gereksiz takıldım,” “bilgimi ortaya koyamadım,” “sınavda bir terslik oldu,” “bu sene sorular geçen senelerden farklı idi,” vs vs. Tanıtımda çalışmış olan MEF öğrencilerine sordum — ki 2,000 civarında öğrenci ile görüştüler. Puanı konusunda fikir beyan eden adayların tümü aslında daha yüksek puan almış olması gerektiğini ama sınavda bir “şanssızlık” olduğunu söylemiş! Bu konunun sosyologlarca incelenmesi gerekir ama benim tahminim hem ailelerin, hem okulların hem de özel ders verenlerin öğrencileri pohpohlayarak beklentilerini yükselttiği yönünde. Şimdiye kadar “benim çocuğum ortalamanın altında” diyen anne veya babaya pek rastlamadım — ki tanım gereği toplumun aşağı yukarı yarısı ortalamanın altında olmak zorunda. Ortaöğretim sisteminde sınıfta kalmamanın yanısıra her öğrencinin takdire geçtiği, birçok okulda her dersten 100 alındığını düşünürsek, öğrenci haklı olarak kendisini çok başarılı görmeye başlıyor. Özellikle özel okullar “bizim öğrencilerimiz şöyle iyidir, böyle iyidir” diye tanıtım yaptıkça, özel ders veren hocalar da ne kadar iyi bir iş yaptıklarını kanıtlamak için öğrencinin ne kadar çok yol aldığını ailelere anlattıkça başarı beklentisi yükseliyor ve gerçekçi olmayan seviyelere çıkıyor. Sonra da “sınavdan beklemediğimiz bir sonuç aldık” deniliyor. Öğrencilerin kendilerini daha objektif değerlendirmelerini sağlamak her şeyden önce öğrencinin ruh sağlığı için önemli.

İkinci önemli faktörün adayların belirli bir üniversiteye veya programa fazlaca odaklanmış olması. Maalesef birçok aday kendilerini “vaat edilen ülkeye” sadece bir üniversitenin veya bir programın götürebileceğini düşünüyor. Ben 18 yaşında birisinin bir üniversite veya programa kilitlenmesini anlamakta zorlanıyorum ve bu yönelimde ailelerin önemli bir rolü olduğunu düşünüyorum. Öğrencilere alternatifler detaylı olarak anlatılmalı. Örneğin barajı geçen ama hukuk programına yerleşemeyen bir öğrenciye, siyaset bilimine yerleşip hukukta çift anadal yapabileceği anlatılmalı. Örneğin burslu bilgisayar mühendisliğine puanı yetmeyen bir öğrenciye burslu yönetim bilişim sistemlerine yerleşip istediği kadar bilgisayar mühendisliği dersini seçmeli olarak ekleyebileceği anlatılmalı. Örneğin puanı psikolojiye yetmeyen bir öğrenciye sosyolojiye girip yüksek bir not ortalaması ile psikolojiye geçebileceği, olmazsa psikolojide yandal yapabileceği anlatılmalı. Hepsinden öte, öğrenciye verilmesi gereken mesaj, üniversite ve program ne olursa olsun, gelecekteki başarısı ve mutluluğunun kendi elinde olduğu, eğitimde inisiyatifi ele alması gerektiği ve ders dışı etkinliklerin (stajlar, klüpler, takımlar, gönüllü çalışmalar, okunacak kitaplar, alınacak çevrimici dersler vs) en az dersler kadar önemli olduğudur. Başarı ve mutluluğu üniversite veya program getirmeyecek — öğrencinin kendi çabaları getirecek. Sihirli bir üniversite veya program yok!

Mezuna kalma kararını artıran bir faktör de özel “mezuna kalan sınıfı” açan dersaneler. Görünen o ki, sektörde farklı bir segment, farklı bir ürün oluşmuş… Biraz araştırınca, sistemde iki veya üç defa mezuna kalan öğrencilerin de olduğunu farkediyorsunuz — yani kronikleşen mezuna kalma durumu…ve bundan kendilerine gelir sağlayan özel sektör.

Adaylar neden mezuna kalıyorlar (veya kalmalılar)? Aday, 12 yıldır bir eğitim sisteminin içinde — dersler, ödevler, sınavlar. Mezuna kalan aday yaşamında ilk defa başka hiç bir şey yapmadan bir sınava hazırlanma fırsatı buluyor. Tek odak noktası sınav. Yaşamını istediği gibi planlayabiliyor — tam otonomi. Ayrıca bir yıl önceki sınavdan edinilmiş bir deneyim var. Böyle bir ortamda hazırlanmanın puanı yükseltmesi gerekir. Peki mezuna kalan öğrenciler bir sene sonra ne kadar başarılı oluyorlar? Maalesef bu konuda resmi istatistikler yayınlanmıyor. Rehber öğretmenler ile sohbetlerime dayanan anekdotal bilgilere göre, mezuna kalanların üçte biri daha yüksek puan alırken, üçte biri daha düşük puan alıyor, üçte biri ise ilk aldığına yakın bir puan alıyor.

Neden mezuna kalan herkesin puanı yükselmiyor? Kanımca en önemli neden ilk sınavda alınan sonucun yarattığı travma ve özgüven yıpranması. Bir sınava hazırlanmak için bir yıl gereksiz uzun bir süre. Eğer öğrenci hazırlıklara hemen başlarsa ve zamanını iyi yönetemezse bir müddet sonra psikolojik sorunlar başgösterebilir ve motivasyon düşebilir. Net olarak dile getirmese de öğrenci bu sınavın hayatında yerleşme sonrası hiç bir işine yaramayacağının bilincinde ve böyle bir işe bir yıllık dev bir yatırım yapmış olmasını sürekli sorguluyor; “acaba yanlış mı yaptım?” sorusu ile sürekli boğuşuyor. Öte yandan, üniversiteye yerleşmiş olan akranları ile ilişkiyi sürdürmesi de sorunlu olabilir (onların üniversite hikayelerini dinlemek durumunda kalacak), sürdürmemesi de (asosyalleşme sorunu ile karşılaşacak). Herşey bir yana, tam bir yıl hazırlanılan bir sınava girerken hissedilen stres genellikle ilk sınavda hissedilenden daha büyük oluyor.

Peki neden mi bazı öğrencilerin ikinci seferde puanları yükselirken bazılarınınki düşüyor? Bir öğrencinin sınav performansı aslında istatistiksel bir dağılımdır. Sınavdaki sorulardan tutun, öğrencinin sınav günü öncesi ne kadar iyi uyumuş olduğuna kadar bir çok faktöre bağlı olarak değişim gösterir. Bu dağılımı bulmak istersek, öğrenciye farklı günlerde belki 100 tane sınav verip sonuçların histogramına bakmamız gerekir. Fakat gerçek yaşamda, üniversite sınavı bir defa yapılmaktadır ve öğrencinin performansı bir tek rakama indirgenir. İstatiksel olarak bakıldığında sorulması gereken sorular şunlardır:

1) Öğrencinin sınav sonuçları dağılımının varyansı nedir? (Veya öğrenci benzer sınavlara 100 defa girse alacağı sonuçlar ne kadar değişken olur?),

2) Öğrencinin sınavda almış olduğu sonuç dağılımın ortalamasına ne kadar yakındır?

3) Öğrenci bir yıl çalışarak dağılımını ne kadar yukarıya kaydırabilir ve varyansı ne kadar azaltabilir? Öğrencinin bu belirsizliğin bilincinde olması gerekir. Bir sınava hazırlanırken hedef ortalama performansı olabildiğince yukarı çekmek olduğu kadar varyansı da azaltmak olmalıdır. (Örneğin çalışırken bazı konuların atlanması varyansı artıracaktır.)

Hiç bir aday mezuna kalmamalı mı? Bazı özel durumlar dışında mezuna kalmayı önermiyorum. Bu özel durumlar için birkaç örnek vereyim: 1) Bu yıl görüştüğüm adaylardan birisi sınav gecesi vertigo atak geçirmiş ve sınava hiç uyumadan girmiş. Sınavda kağıdı görebilmek için uzaktan bakmaya çalışmış. Bana sorarsanız bu adayın hiç sınava girmemesi gerekirdi. Ciddi bir sağlık sorunu nedeniyle sınavda düşük puan almış olan adaylar yeniden girmeyi düşünmeli. 2) Bir programı hedefleyip barajın biraz altında kalan adayların (örneğin hukuk okumak isteyip de 195,000 olan aday) da sınava yeniden girmesi makul olabilir. 3) Gerçekten cevapları kaydırdığına emin olan adaylar (örneğin test sınavlarında aldığından 200 puan eksik alıp 1 Milyonuncu olan) kendilerini ilk sınava girmemiş sayabilirler. Bunların dışında kalan adayların puanlarını kabullenip yerleşebilecekleri bir program bulmalarını ve ondan sonra kendi eğitimlerini kendilerinin kurgulamalarını öneriyorum.

Mezuna kalmaya iki alternatif önererek bitireceğim.

1) Sınava girmeden mezuna kalın

Bir yandan 12. sınıfı okurken bir yandan da sınava hazırlanan öğrenci iki işi de iyi yapamama riski alıyor. 12 yıl boyunca sürdürülen bir eğitim maratonundan sonra hemen sınava hazırlanma çabası, 12. yıldan verim alınmasını neredeyse imkansız kılıyor. Öğrenci bu yıl alınması gereken derslerin çoğuna girmediği gibi, sanat, spor, müzik, kültür etkinliklerinden ve hobilerinden de kopuyor ve tam bir sınav robotuna dönüyor. Halbuki, öğrenci “boşluk yılı” (gap year) kararı alırsa, 12. sınıfı bitirdikten sonra hemen sınava girme derdi olmayacağından, hem 12. sınıfı hakkını vererek okuyabiliyor, hem de yaşamdan kopmuyor. Boşluk yılı sayesinde öğrenci birçok fırsata kavuşuyor. Belki en önemlisi, bir staj yaparak yaşamının ilk iş deneyimini kazanıyor. Gezebildiği kadar geziyor, şehrini, ülkesini, dünyayı daha iyi tanıyor. Yabancı dil hakimiyetini geliştirebiliyor. Bunların yanında sistemli bir şekilde, ders, ödev, okul sorunlarından uzak, sınava hazırlanabiliyor ve genellikle 12. sınıfı bitirir bitirmez gireceği sınavda alacağından daha iyi bir puan alabiliyor. Boşluk yılını kesinlikle bir kayıp yıl olarak görmemek gerek. Bu kuşağın ortalama 100 yaşına kadar yaşayıp en az 50 yıl çalışmak zorunda kalacağını düşünürseniz, üniversiteye 17 yaşında mı 18 yaşında mı başlandığının önemsizliği belirgin hale gelir. Bu bir “üniversiteye hazırlık” yılıdır. Öğrenci zamanını iyi yönetip İngilizcesini yeterli seviyeye çıkarabilirse, üniversitedeki hazırlık sınıfını atlayıp akranlarını yakalayabilir. Önerim bu boşluk yılını 4–5 arkadaş birlikte planlamaktır.

2) Üniversiteye girip mezuna kalın

Adayın istediği programa yerleşebileceği bir puan alamayınca mezuna kalmasının temel nedeni, bir programa yerleşme durumunda bir sonraki sene sınava girdiğinde puan cezası ile karşılaşması. Fakat bu ceza sadece bir yıl için geçerli — ikinci yıl sınava yeniden girildiğinde puan düşürülmüyor. Diyelim ki aday endüstri mühendisliği okumak istiyor fakat puanı ancak matematiğe yetiyor. Mezuna kalmak yerine matematiğe yerleşebilir, ilk yıl hazırlık okuyabilir, ikinci yıl da mühendislik müfredatı ile hemen hemen aynı olan birinci sınıf derslerini alabilir. Eğer hala endüstri programına geçmek istiyorsa, önünde iki alternatif var: 1) not ortalaması ile yatay geçiş başvurusu yapmak, 2) sınava yeniden girip endüstri için gereken puanı tutturmak. Eğer yatay geçiş yapabilirse, hazırlık ve birinci sınıf dersleri sayılacağından dönem kaybetmeden eğitimine devam edebilir. Eğer sınav ile yerleşir ise, yerleştiği okulda büyük bir ihtimalle hazırlığı atlar, ve almış olduğu derslerin neredeyse hepsinden muaf olabilir — ve yine dönem kaybetmeden eğitimine devam eder. Öğrenci iki alternatifte de başarısız olursa, aynı iki alternatif bir yıl sonra da önüne çıkacaktır.

Liseli gençlerin mezuna kalma konusunu şimdiden düşünmesini öneriyorum. Derdim bir yılın boşa gitmesi değil, o zamanın bireysel ve profesyonel gelişime harcanması. Neler mi yapabilirsiniz (veya yapmalısınız)? Liselilerin ve üniversiteye yeni başlayanların blogumdaki şu üç yazıyı okumalarını öneriyorum: Liseliler icin Kariyer Planlama, Fark Yaratmak, Üniversiteye Yeni Başlayacak Öğrencilere Öneriler. Unutmayın, her şey sizin elinizde!

Prof.Dr. Erhan Erkut

Kaynak: https://medium.com/@ErhanErkut/mezuna-kalmak-m%C4%B1-kalmamak-m%C4%B1-131b2c8a8b08

 


Devamını Oku
0
3.4K Görüntülenme
8



Eğitim.  / Etkinlikler  / Gelecek Eğitimde
Etkinlik: Okul Öncesi Eğitim Zirvesi’20 #ooez20
Gelecek EğitimdeGelecek Eğitimde Yayınlanma Tarihi 7 Şubat 2020


KAYIT İÇİN HEMEN TIKLAYIN!

www.okuloncesiegitimzirvesi.com

onceki-zirveler-genel-goruntuler-1 onceki-zirveler-genel-goruntuler-1
onceki-zirveler-genel-goruntuler-3 onceki-zirveler-genel-goruntuler-3
onceki-zirveler-genel-goruntuler-5 onceki-zirveler-genel-goruntuler-5
onceki-zirveler-genel-goruntuler-7 onceki-zirveler-genel-goruntuler-7
onceki-zirveler-genel-goruntuler-9 onceki-zirveler-genel-goruntuler-9

Değerli Okul Öncesi Eğitim Gönüllüsü,

4. Okul Öncesi Eğitim Zirvesi’ni 18-19 Nisan 2020 tarihleri arasında düzenleyeceğimizi bildirmekten mutluluk duyuyoruz.

Gelecek Eğitimde Platformu olarak yeniliklere ve farklı fikirlere açık, değerlerini bilen, geçmişine saygılı ve geleceğe yön verebilen eğitimcilerin gelişimine katkıda bulunmak amacıyla eğitim etkinlikleri gerçekleştiriyoruz.

Bu yıl “Hayalinin Peşini Bırakma” teması altında yapılacak ve eğitim alanında otorite isimlerin bir araya geleceği Okul Öncesi Eğitim Zirvesi’nde; ufuk açıcı, ilham verici konuşmalar ve 30’dan fazla atölye çalışması yapılacak.

En önemli zihinsel yeteneğimiz “var olmayanı hayal etme” kabiliyetimizdir. Bu yeteneğimiz üzerine düşünmeyiz, oysa hayatımızı tanımlayan, bizi diğer canlılardan hatta bizi birbirimizden ayıran şey bu özelliğimizdir. Zirvede, alanında uzman ve usta isimleri, kendisini geliştirmeye adamış, yaklaşık 2.500 Okul Öncesi Öğretmeni ile buluşturacağız. Katılımlarınızdan dolayı şimdiden teşekkür ediyoruz.

Saygılarımızla,

Okul Öncesi Eğitim Zirvesi
Yürütme Kurulu


Devamını Oku
0
1.9K Görüntülenme
0



Eğitim.  / Etkinlikler  / Gelecek Eğitimde  / Genel
Etkinlik: Tarih ve Medeniyet Zirvesi’20 #tmz20
Gelecek EğitimdeGelecek Eğitimde Yayınlanma Tarihi 7 Şubat 2020



Devamını Oku
0
1.7K Görüntülenme
4



Ayın Kitabı  / Eğitim.  / Gelecek Eğitimde  / Slider
Ayın Kitabı: Yol Ayrımındaki Gençlik
Gelecek EğitimdeGelecek Eğitimde Yayınlanma Tarihi 6 Şubat 2020


Prof. Dr. Necati Cemaloğlu hocamızdan gençliğe ve o gençliğe hitap eden eğitimcilere yol gösterecek bir kitap geldi. Yol Ayrımındaki Gençlik. Özellikle tüm eğitimci arkadaşlarımızın bu kitabı okumalarını tavsiye ediyoruz.

…

“Yıllar önce, çocukluğumun geçtiği şehirde, duvarın üzerine çıkıp şehrin ışıklarını, arkadaşlarımızla birlikte izler, hayal kurardık. Deniz mavi Chevrolet – Impala, üstü açık bir arabamızın olmasını hayal ederdik. Arkadaşlarımızla birlikte bir gün zengin olacağımıza inanırdık. bazı arkadaşlarımız yetişkin olduklarında kumar oynamaya, altın arama ve yasadışı işlere girdiler. Bir kısmı yaşam hakkını kaybetti. Ben de o hayal kıranlar arasındaydım. Ben de zengin olmak, Chevrolet – Impala sahibi olmak istiyordum. Çocuk beynimde bunların bir hayal olduğunu biliyordum. Hayallerimizi ağaçtaki beş kışa benzetirdim. Ayağa kalkıp kuşları yakalamak için koşarsam, kuşlar kaçar ve amacıma ulaşamazdım. Amacıma ulaşamazsam, tüm beklentilerim, hayallerim suya düşerdi, kaybederdim. Arkadaşlarım hayallerine ulaşmak için ağaca doğru koşup kuşları yakalamak istediler. Ben koşmadım, ayağa bile kalkmadım. Onlardan farklı olarak ben kafesteki kuşu besledim. Kafesteki kuş, diplomaydı. Diploma hayallere ulaşmanın en garantili yoluydu. Hayallerin olması önemli ancak hayallere ulaşmak için doğru stratejiyi seçmek ve doğru yere yatırım yapmak daha önemli.”

Yol Ayrımındaki Gençlik kitabından…


Devamını Oku
0
3.5K Görüntülenme
3



Doğan Ceylan  / Eğitim.  / Slider
LGS İçin MEB’in Aldığı Önlemler Yeterli Olacak mı?
Gelecek EğitimdeGelecek Eğitimde Yayınlanma Tarihi 5 Şubat 2020


Bu sene çocuğu 8. sınıfta okuyan velilerin endişesi devam ediyor. Geçmiş yıllara göre sınava girecek öğrenci sayısı oldukça fazla. Bakanlık önlem aldık diyor ama ne gibi önlemler alındığı konusunda bir açıklama yok. Bu belirsizlik doğal olarak sıkıntıya yol açıyor.

Bu yıl kaç öğrencinin 8. Sınıfta olduğu konusu bile farklı şekilde dile getiriliyor. Örneğin CHP verdiği soru önergesinde 1 milyon 870 bin 705 öğrencinin 8. sınıfta olduğunu ve geçen yıla göre % 54 artış olduğunu ifade ediyor. Habertürk Gazetesi Yazarı Pervin KAPLAN yazısında buna yakın olarak 1 milyon 800 bin öğrencinin olduğu ve yaklaşık 1 milyon 600 bininin sınava gireceğini açıklıyor. Bakanlık açıklamasında ise rakam verilmeyip “Liseye başlayacak öğrenci sayısında önemli bir artış var’ deniliyor. İyi de bu kadar önemli bir meselede bir açıklama yapılmaz mı!

8. sınıfta kaç öğrenci var?

Durumu netleştirmek için MEB’in 2012 ile 2018 yılları arasındaki tüm istatistiklerini inceledim. Meselenin daha iyi anlaşılması için her yılın öğrenci sayısını vereyim.

2012 yılında birinci sınıfa kaydolan öğrenci 1.870.705.

2013 yılında ikinci sınıfa devam eden öğrenci sayısı 1.717.472. (153.233 öğrenci azalmış. Muhtemelen veliler 1. Sınıfta çocuklarını bir yıl okula göndermemişler ve sınıf tekrarı olduğundan azalma olmuş.)

2014 Yılında 3. sınıfta 1.696.464.

2015 Yılında 4. Sınıfta 1.695.267

2016 Yılında 5. Sınıfta 1.722.468

2017 Yılında 6. Sınıfta 1.703.917

2018 Yılında 7. Sınıfta 1.687.879

2019 yılında 8. Sınıf istatistikleri henüz yayınlanmadı ama geçen yılla eşit düzeyde (1.687.879) öğrenci olduğu varsayılabilir.

Gerçek öğrenci artışı ve oranı ne kadar?

Geçen yıl 8. Sınıfta 1.204.623 öğrenci vardı. Bu yıl 1.687.879. Artış 483.256 öğrenci Oranı % 40.11.

Geçen yıl LGS’ye 1.029. 555 öğrenci girmişti. Aynı oran bu yıla uygulandığında, bu yıl LGS’ye fazladan 400 bin öğrenci gireceği görülüyor.

Şimdi asıl meseleye gelelim. Milli Eğitim Bakanlığı bu öğrenci artışına çözüm olacak tedbirleri alabildi mi? Bakanlığın Eylül ayında yaptığı bir toplantı ve durumun farkındayız ve tedbir alacağız, açıklamasından sonra bir açıklama gelmedi. Geçenlerde bir soru üzerine Sayın bakanımızın 20 bin derslik yapıldığını ifade etti. Ancak bu derslikler yerel yerleştirme için mi yoksa LGS ile öğrenci alan kurumlar için mi açıklanmadı. Doğal olarak veliler endişeli ve bu konuyu gündeme getirmem için sık sık mesajlar alıyorum.

Eğitimde fırsat eşitliğini sağlama açısından öğrenci artışına paralel olarak bu yıl LGS ile öğrenci alacak tüm liselerin kontenjanlarının da % 40,11 oranında artırılması gerekli.

Fen Liseleri kontenjanı geçen yıl 34.590 idi. Bu yıl 13.870 artış olması gerekli.
Anadolu Liseleri kontenjanı geçen yıl 42.460 idi. Bu yıl 17.030 artış olması gerekli.
Sosyal Bilimler Liseleri kontenjanı geçen yıl 9.420 idi. Bu yıl 3778 artış olması gerekli.
Anadolu İmam Hatip Liseleri kontenjanı geçen yıl 28.770 idi. Bu yıl 11539 artış olması gerekli.
MTAL kontenjanı geçen yıl 24.360 idi. Bu yıl 9770 artış olması gerekli.

Toplamda geçen yıl 139.600 olan kontenjan bu yıl 55.987 artışla 195.587’ye çıkarılmalı.

Şayet kontenjanlar artırılmaz ise geçen yıl sınava giren çocuklarla aynı başarıyı gösteren çocuklar aynı okullara giremeyecek. 2019 yılında sınava girecek çocuklar büyük haksızlığa uğramış olacak.

Liselere Geçiş Sınavı yaklaşıyor. Sınav yaklaştıkça endişeler artıyor. Bakanlığın böyle bir kontenjan artışı yapıp yapmadığı hala belli değil. Bakanlığımızın hem merkezi sınavla hem yerel yerleştirme ile öğrenci alacak kurumlarda almış olduğu tedbirlere ilişkin ayrıntılı bir açıklama yaparak vatandaşı bilgilendirmesi gerekli.


Devamını Oku
0
1.1K Görüntülenme
4



Eğitim.  / Etkinlikler  / Gelecek Eğitimde  / Gelecek.
“Eğitim Teknolojileri Zirvesi” en iyi konuşmacılarla ve ilgi çekici içeriğiyle 7. kez katılımcılarıyla buluşuyor!
Gelecek EğitimdeGelecek Eğitimde Yayınlanma Tarihi 31 Ocak 2020


7 Mart 2020’de Radisson Blu Hotel Şişli’de 7. kez gerçekleşecek olan Eğitim Teknolojileri Zirvesi; eğitim, teknoloji ve iş dünyasını her sene olduğu gibi yine bir araya getirecek. Tüm bu paydaşları bir araya getirmesiyle ve zengin içeriğiyle Türkiye’de alanında ilk ve tek olan zirve, multidisipliner bir yaklaşımla katılımcılara kendilerini geliştirecekleri bir öğrenme ve deneyim ortamı sunuyor.

Sürpriz açılış şovlarına her sene yer veren zirve, bu sene de kapılarını ünlü komedyen Kaan Sekban’ın gösterisi ile katılımcılarına açacak. Bu yılki sloganı “Sürdürülebilir İnovasyon” olan zirvenin ana konuşmacısı Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO’da başkanlık yaptığı dönemde oluşturulan Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine öncülük eden UNESCO eski Genel Direktörü Irina Bokova. Aynı zamanda eğitim ve teknoloji alanında çalışmalar yapan 100 değerli konuşmacı sunuculuğunu ünlü radyocu Geveze’nin yapacağı etkinlikte yer alacak. Birçok sunum, panel ve atölyenin yer aldığı zirvede katılımcılar, teknolojinin önde gelen firmaları ve öncü kurumlar tarafından oluşturulan deneyim alanlarında kendilerini geliştirme imkanı bulacaklar.

Eğitim Teknolojileri Zirvesi Koordinatörü Işıl Boy Ergül; teknolojinin hayatımıza girmesiyle birlikte karmaşıklaşan ve hızlanan hayatın getirdiği gerçek ve gerçek olmayanın ayırt edilmesinin zor olduğu, duygusal tepkilerin rasyonel düşüncenin önüne geçtiği bir gerçek sonrası (post-truth) çağda bilimin konuşulacağını belirtiyor ve zirve programında yer alacak konuların bir kısmını açıklıyor: yapay zeka, geleceğin teknolojilerine bakış, kodlama, robotik, stem, sanal ve artırılmış gerçeklik, kurumsal dünyada eğitim teknolojileri, uzaktan öğrenme, kuantum öğrenme, eğitsel veri madenciliği, branşlara yönelik teknoloji entegrasyonu, dijital vatandaşlık. Eğitim, teknoloji ve iş dünyasından katılımcılarıyla 7 Mart 2020’de Radisson Blu Hotel Şişli’de gerçekleşecek olan 7. Eğitim Teknolojileri Zirvesi verimli ve dikkat çeken içeriğiyle şimdiden ilgileri üzerine çekiyor.

Etkinliğin web sitesi: www.etz.com.tr


Devamını Oku
0
1.0K Görüntülenme
8



Eğitim.  / Gelecek Eğitimde  / Gelecek.  / Slider
2020’de zirve ve fuar bir arada! Bakanlığın eğitim ve teknoloji zirvesine, GESS Türkiye ev sahipliği yapacak!
Gelecek EğitimdeGelecek Eğitimde Yayınlanma Tarihi 10 Ocak 2020


Türk eğitim sektörünü, yeni işbirlikleri, teknoloji satın almaları, bilgi paylaşımları ve eğitim dünyasının yeniliklerini keşfetmek üzere İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda bir araya getiren GESS Türkiye, 2-4 Nisan 2020’de Uluslararası FATİH Eğitim Teknolojileri Zirvesi’ne (ETZ) de ev sahipliği yapacak. Üç gün sürecek zirvede katılımcılar; bilimsel toplantılar, bildiri sunumları, atölye çalışmaları ve paneller sayesinde yeni eğitim yaklaşımları ve teknolojik gelişmelerden haberdar olurken çeşitli uygulamaları da deneyimleme imkanı bulacak. GESS Türkiye’nin standlarında ise eğitim sektörüne ürün, hizmet ve teknoloji sunan tedarikçi ve çözüm sağlayıcı firmalar, eğitim kurumlarının temsilcileri ile bir araya gelecek. Böylece GESS Türkiye ve FATİH ETZ 2020’de, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, start-up’lar ve eğitim teknolojileri alanındaki tüm paydaşların buluşacağı en büyük uluslararası eğitim platformu oluşacak.

Fatih_GESS_Turkiye_Gorsel Fatih_GESS_Turkiye_Gorsel
FatihETZ_GessTürkiye_Gorsel FatihETZ_GessTürkiye_Gorsel
FatihETZ_Gorsel FatihETZ_Gorsel
FatihETZ_Gorsel2 FatihETZ_Gorsel2

Tarsus Turkey tarafından Milli Eğitim Bakanlığı Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nün (YEĞİTEK) işbirliği ve Bahçeşehir Eğitim Kurumları ile Arçelik sponsorluğunda gerçekleşecek olan GESS Türkiye 2020, ilk kez Fatih Eğitim ve Teknoloji Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak. 2015 yılından itibaren Millî Eğitim Bakanlığı çatısı altında eğitim teknolojileri alanında çalışmaları olan akademisyen, öğretmen, eğitim yöneticisi, eğitim uzmanı, karar verici ile sektöre ürün, hizmet ve teknoloji sunan tedarikçileri birçok etkinlikle bir araya getiren FATİH Eğitim Teknolojileri Zirvesi, beşinci buluşmayı GESS Türkiye ile birlikte gerçekleştirecek. 2018 yılında beş binin üzerinde katılımcı ile Ankara’da yapılan 4.Uluslararası FATİH ETZ, 2020’de 22 oturum, 110 bildiri sunumu, 33 atölye, 5 panel, 12 çağrılı konuşmacı ile düzenlenecek.

Ana tema “YAPAY ZEKA”

2020 ana teması “Eğitimde Yapay Zeka” olarak belirlenen FATİH ETZ’de ele alınacak temel başlıklar; Kodlama Eğitimi, Robotik Eğitimi, STEM, Oyun Tabanlı Öğrenme, Oyunlaştırma, E-İçerik Geliştirme, Eğitimde Bilinçli ve Güvenli İnternet Kullanımı, Uzaktan Eğitim, Teknoloji Destekli Öğretmen Mesleki Gelişimi, 2023 Eğitim Vizyonu ve Eğitim Teknolojileri, Eğitimde Etkileşimli Tahta Kullanımı, Eğitimde Engelsiz Teknolojiler, Sosyal Medya ve Öğrenme, Artırılmış ve Sanal Gerçeklik, Nesnelerin İnterneti, Bulut Bilişim ile Eğitsel Veri Madenciliği olacak.

Eğitimcilere ilham veren sunumlar, GESS Türkiye 2020’nin özel konferans programı “Principals Forum”da!

Eğitimin kalitesini yükseltmek hedefiyle onlarca farklı ülkeden binlerce eğitim uzmanı ve satın almacı eğitim profesyonelini, tedarikçilerle bir araya getiren, Dubai, Endonezya ve Mısır ile birlikte global serinin bir parçası olan GESS Türkiye’nin özel konferansları, yine eğitimcilere ilham olacak. İçeriği, GESS’in global eğitim pazarındaki köklü deneyimi ve küresel gücüyle hazırlanan “Principals Forum”, sadece okulların üst düzey yöneticilerine açık olacak ve özel davetle katılınabilecek.

Detaylı Bilgi İçin; www.gess-turkiye.com


Devamını Oku
0
1.0K Görüntülenme
4



Eğitim.  / Gelecek Eğitimde  / Gelecek.  / Slider
“OYUN” BAŞLADI!
Gelecek EğitimdeGelecek Eğitimde Yayınlanma Tarihi 10 Ocak 2020


oyun_basladi_03 oyun_basladi_03
oyun_basladi_02 oyun_basladi_02
oyun_basladi_01 oyun_basladi_01

“OYUN 2020” 6 Ocak Pazartesi günü başladı.

25. Yıla Özel Toplam Ödül 50.000 TL

İnsanlarımızın düşünme ve problem çözme becerilerini artırmaya katkıda bulunmak amacıyla Türkiye Zeka Vakfı tarafından her yıl düzenlenen “Türkiye Zeka Oyunları Yarışması OYUN 2020” 25. yaşında.

Milli Eğitim Bakanlığı, ODTÜ ve TÜBİTAK tarafından desteklenen OYUN 2020’a yaş ve eğitim sınırlaması olmadan, okuma yazma ve matematikte dört işlem becerisine sahip olan herkes katılabiliyor.

Büyük ödülü kazanmak için okuma yazma ve dört işlem bilmeniz yeterli

Her yaştan katılımcı tarafından merakla beklenen yarışma 5 kategoride düzenlenmektedir.

Minikler: 6-7-8 yaş ( 2014, 2013 ve 2012 yılında doğanlar. Okuma, yazma ve matematikte dört işlem becerisine sahip olmak gereklidir.) Çocuklar: 9-10-11-12-13 yaş ( 2011,2010,2009,2008,2007 yıllarında doğanlar) Gençler: 14-15-16-17-18 yaş (2006, 2005, 2004, 2003, 2002 yıllarında doğanlar.) Yetişkinler: 19-49 yas arası (2001, …,1971 yıllarında doğanlar.) Emektarlar: 50 yas ve üstü (1970 ve önceki yıllarda doğanlar.)

25. yıla özel toplam ödül 50.000 TL…

Yarışma sonunda her kategorinin birincisine 3.000, ikincisine 2.500, üçüncüsüne 2.000, dördüncüsüne 1.500, beşincisine 1.000’er TL ödül verilecektir. Ayrıca; Final Sınavına katılım hakkı kazananlara Başarı Belgesi, Yarı Final Sınavına katılım hakkı kazananlara Başarı Belgesi (elektronik) Eleme Sınavına katılanlara Katılım Belgesi (elektronik) verilecektir.

Bu tarihleri unutmayın!

“Oyun 2020” Türkiye 25. Zeka Oyunları Yarışması Eleme Sınavı 6 Ocak -25 Şubat 2020 tarihleri arasında internet üzerinden yapılacaktır. 20 Mart-23 Mart 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilecek Yarı Final Sınavından sonra 19 Nisan 2020 günü Ankara’da yapılacak Final Sınavı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nda yapılacak Ödül Töreni ile son bulacaktır.

“Minikler”, “Çocuklar”, “Gençler”, “Yetişkinler”, “Emektarlar” her yaşa uygun bir zekâ sorumuz var!

Geniş katılımcı yelpazesiyle her yaşa ve her mesleğe hitap eden ve alanında ülkemizin en uzun soluklu yarışması olan Oyun 2020; Eleme, Yarı Final ve Final sınavları 4’ü ortak olmak üzere toplam 10 sorudan oluşuyor. Sözel, sayısal, görsel ve mantık alanlarında orijinal zekâ sorularının yer aldığı yarışmanın soruları her yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye Zeka Vakfı Başkanı Emrehan Halıcı tarafından hazırlanıyor. Halıcı ülkemizde olduğu kadar yurtdışında da zorlayıcı ve yaratıcı zekâ soruları ve oyunlarıyla tanınıyor. Yarışmanın soru kontrol ve itiraz kurulları yurt içinde ve yurt dışında bu alanda üstün başarılar göstermiş olan isimlerden oluşuyor.

Geçmişten günümüze “OYUN” yarışmaları…

25 yıldır yapılan yarışmanın katılımcı sayısı her yıl katlanarak arttı. OYUN 2017’de 29.584 kayıt alan yarışma, OYUN 2018’de her ilin katılımıyla toplamda 38.131 kayıt, OYUN 2019’da 56.202 kayıt ile rekora ulaştı.

Ön eleme sınavı ve kayıtlar 6 Ocak 2020 Pazartesi günü TZV internet sitesi (www.tzv.org.tr) üzerinden online olarak başlayacak ve 25 Şubat’a kadar devam edecektir. Yarışmaya kayıt olan katılımcılar bu süreler içinde www.tzv.org.tr üzerinden soruları yanıtlayabilecekler.

Eleme Sınavında yer alan bazı sorular şöyle:

OYUN 2019’dan Fotoğraflar: http://oyundergisi.tzv.org.tr/oyun2019galeri/
Detaylı Bilgi için: 0312 210 00 20


Devamını Oku
0
1.1K Görüntülenme
2



1
Older Posts

  • Sosyal

  • Son Yazılar

    • Etkinlik: GESS Türkiye & Türkiye ETZ 2021
    • Google Meet'e Gelecek Yenilikler
    • Antalya'da Doğa ile İç İçe, Organik Bir Anaokulu

  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
    • Gelecek Eğitimde Platformu
    • Değerlerimiz
    • Etkinliklerimiz
    • Organizasyon
    • Kurumsal Destekleyenler
    • Stratejik Çözüm Ortakları
  • Eğitim.
  • Yenilik.
  • Gelecek.
  • Yazarlar
    • Gelecek Eğitimde
    • Mehmet Salih Uyan
    • Erdinç Aydoğan
    • Cüneyt Ali Mert
    • İrfan Özfatura
    • Şaban Yılmaz
  • Bize Ulaşın
2020 © Gelecek Eğitimde Platformu
Aramaya başlamak için enter tuşuna basın