-
Geleceğin eğitimde yön bulacağı bu çağda, geleceğin eğitimine katkı sağlamak için kurulmuş bir dernek olan GED eğitim için yapılan her çalışmada bulunmak ve katkı sağlamak üzere faaliyetlerine devam etmektedir.
Eğitim. Yenilik. Gelecek.
Dünyadaki Corona virüs salgınından sonra Türkiye’de vaka görülmesiyle Milli Eğitim Bakanlığı okullara bir müddet ara verildiğini duyurdu ve eğitimin online yapılar üzerinden devam edeceğini bildirdi. Bu konuda zaten girişimde bulunan çokta özel öğretim kurumları da var.
Didem Yeşil son 5 yıldır dijital eğitim programlarının tasarım ve koordinasyonunda görev almış bir eğitimci. Bu konuda tecrübeleri çokça fazla.
Didem hanım tecrübelerini paylaştığı Twitter paylaşımını sizlerle paylaşıyoruz.
1. Son 5 yıldır dijital eğitim programlarının tasarım ve koordinasyonunda görev alan biri olarak, şu sıralar dersler/eğitimler online ortamlara taşınırken dikkatimi çeken ve önemsediğim birkaç konuyu paylaşmak isterim.
2. Hızlı ve pratik hareket edilmesi gereken bir zamandayız, bazı gözlem ve önerilerim bu dar zaman aralığı için değil; daha ziyade geneldir.
3. Halihazırda “dijital”i ajandasında öne almış, dijital altyapısı, stratejisi ve deneyimi olan kurumlar duruma kolayca adapte oldu. Tam tersine dijitalde deneyimsiz olanlar için de, tatsız bir nedenle de olsa, dijital çağa adapte olmak için bu önemli bir fırsat olarak görülmeli.
4. Yüz yüze gerçekleştirebildiğiniz (bedensel aktivite gerektirmeyen) hemen hemen her konudaki eğitimi, deneyim kalitesinden ödün vermeden ve hatta – iyi tasarlarsanız- daha da verimli şekilde online’da gerçekleştirmek mümkündür.
5. Aklınıza gelmeyecek kadar fazla dijital araç ve platform artık mevcut. Dolayısıyla online öğrenme, ikinci kalite veya değeri daha düşük bir eğitim formatı değildir. Mevcut şartlarda B planı olarak görülse de esasında yeni norm budur.
6. Yüz yüze bir eğitimi online ortama taşımak, olduğu haliyle birebir online’a transfer etmek anlamına gelmez: yeniden tasarım sürecidir, çünkü dinamikleri ve pedagojisi farklıdır. Bunun için online eğitim bilgi ve tecrübesi olan kişilere danışılmalıdır…..
7. Eğitim teknologları, “instructional designer” gibi kişiler bu alanda uzman kişilerdir. Online eğitim iyi tasarlandığında, sosyal ve tam öğrenmeye yer açan, aktif ve motive edici bir eğitim formatıdır (Skype üzerinden 2 saat boyunca konu anlatmanın ötesidir).
8. Yeniden tasarımda bakılacak başlıca alanlar:
Dijital içerikler: Video, makale vb destekleyici materyalleriniz mevcut mu? Çekilmiş bir videonuz yoksa Youtube her zaman bir kurtarıcı olabilir. Web tabanlı canlı ders yapıyorsanız, her bilgiyi aktarmak zorunda değilsiniz….
9. Aktarmak istediğiniz bilgilerin bir kısmını materyal olarak önden verin, canlı derste daha çok soru-cevap veya tartışma yapın.
10. Ölçme ve değerlendirme metodları: Wooclap, Kahoot, Mentimeter (bknz.) gibi birçok farklı dijital araçla öğrenmeyi ölçmek mümkün.
11. İletişim kanalları: Herkesin birbirine kolayca ulaşabileceği Slack gibi platformlar önem kazanıyor.
12. İş birliği/ birlikte öğrenmeye olanak tanıyacak senkron veya asenkron fırsatlar: Google Drive gibi işbirliği araçlarını, Padlet vb araçları da beyin fırtınası ve grup çalışması için kullanabilirsiniz.
13. Uzaktan destek mekanizması: Özellikle insan desteği kritik.
14. Sorunsuz ve hızlı çalışan, kolay anlaşılır ve test edilmiş dijital altyapı ve araçlar: Olabildiğince az ve öz platform seçilmeli. En önemlisi bir LMS’iniz var mı?
15. Birkaç faydalı kaynak:
Quality Matters, online ders/eğitim tasarımında muazzam rehberleri olan bir platform. Buradan online ders hazırlama rubric’lerine göz atabilirsiniz: Quality Assurance Begins with a Set of Standards.
16. Müthiş bir çeviklik örneği websitesi: https://techagainstcoronavirus.com/edu/ Buradan amaca uygun dijital araçları görüntüleyebilrsiniz.
17. Stanford Üniversitesi’nin online dersler için hazırladığı geniş kapsamlı bir rehber de burada.
18. Online eğitim duayeni Tony Bates’ten konuya ilişkin bir blog yazısı: https://tonybates.ca/2020/03/09/advice-to-those-about-to-teach-online-because-of-the-corona-virus/
Değerli Okul Öncesi Eğitim Gönüllüsü,
4. Okul Öncesi Eğitim Zirvesi’ni 18-19 Nisan 2020 tarihleri arasında düzenleyeceğimizi bildirmekten mutluluk duyuyoruz.
Gelecek Eğitimde Platformu olarak yeniliklere ve farklı fikirlere açık, değerlerini bilen, geçmişine saygılı ve geleceğe yön verebilen eğitimcilerin gelişimine katkıda bulunmak amacıyla eğitim etkinlikleri gerçekleştiriyoruz.
Bu yıl “Hayalinin Peşini Bırakma” teması altında yapılacak ve eğitim alanında otorite isimlerin bir araya geleceği Okul Öncesi Eğitim Zirvesi’nde; ufuk açıcı, ilham verici konuşmalar ve 30’dan fazla atölye çalışması yapılacak.
En önemli zihinsel yeteneğimiz “var olmayanı hayal etme” kabiliyetimizdir. Bu yeteneğimiz üzerine düşünmeyiz, oysa hayatımızı tanımlayan, bizi diğer canlılardan hatta bizi birbirimizden ayıran şey bu özelliğimizdir. Zirvede, alanında uzman ve usta isimleri, kendisini geliştirmeye adamış, yaklaşık 2.500 Okul Öncesi Öğretmeni ile buluşturacağız. Katılımlarınızdan dolayı şimdiden teşekkür ediyoruz.
Saygılarımızla,
Okul Öncesi Eğitim Zirvesi
Yürütme Kurulu
Prof. Dr. Necati Cemaloğlu hocamızdan gençliğe ve o gençliğe hitap eden eğitimcilere yol gösterecek bir kitap geldi. Yol Ayrımındaki Gençlik. Özellikle tüm eğitimci arkadaşlarımızın bu kitabı okumalarını tavsiye ediyoruz.
…
“Yıllar önce, çocukluğumun geçtiği şehirde, duvarın üzerine çıkıp şehrin ışıklarını, arkadaşlarımızla birlikte izler, hayal kurardık. Deniz mavi Chevrolet – Impala, üstü açık bir arabamızın olmasını hayal ederdik. Arkadaşlarımızla birlikte bir gün zengin olacağımıza inanırdık. bazı arkadaşlarımız yetişkin olduklarında kumar oynamaya, altın arama ve yasadışı işlere girdiler. Bir kısmı yaşam hakkını kaybetti. Ben de o hayal kıranlar arasındaydım. Ben de zengin olmak, Chevrolet – Impala sahibi olmak istiyordum. Çocuk beynimde bunların bir hayal olduğunu biliyordum. Hayallerimizi ağaçtaki beş kışa benzetirdim. Ayağa kalkıp kuşları yakalamak için koşarsam, kuşlar kaçar ve amacıma ulaşamazdım. Amacıma ulaşamazsam, tüm beklentilerim, hayallerim suya düşerdi, kaybederdim. Arkadaşlarım hayallerine ulaşmak için ağaca doğru koşup kuşları yakalamak istediler. Ben koşmadım, ayağa bile kalkmadım. Onlardan farklı olarak ben kafesteki kuşu besledim. Kafesteki kuş, diplomaydı. Diploma hayallere ulaşmanın en garantili yoluydu. Hayallerin olması önemli ancak hayallere ulaşmak için doğru stratejiyi seçmek ve doğru yere yatırım yapmak daha önemli.”
Yol Ayrımındaki Gençlik kitabından…
7 Mart 2020’de Radisson Blu Hotel Şişli’de 7. kez gerçekleşecek olan Eğitim Teknolojileri Zirvesi; eğitim, teknoloji ve iş dünyasını her sene olduğu gibi yine bir araya getirecek. Tüm bu paydaşları bir araya getirmesiyle ve zengin içeriğiyle Türkiye’de alanında ilk ve tek olan zirve, multidisipliner bir yaklaşımla katılımcılara kendilerini geliştirecekleri bir öğrenme ve deneyim ortamı sunuyor.
Sürpriz açılış şovlarına her sene yer veren zirve, bu sene de kapılarını ünlü komedyen Kaan Sekban’ın gösterisi ile katılımcılarına açacak. Bu yılki sloganı “Sürdürülebilir İnovasyon” olan zirvenin ana konuşmacısı Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO’da başkanlık yaptığı dönemde oluşturulan Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine öncülük eden UNESCO eski Genel Direktörü Irina Bokova. Aynı zamanda eğitim ve teknoloji alanında çalışmalar yapan 100 değerli konuşmacı sunuculuğunu ünlü radyocu Geveze’nin yapacağı etkinlikte yer alacak. Birçok sunum, panel ve atölyenin yer aldığı zirvede katılımcılar, teknolojinin önde gelen firmaları ve öncü kurumlar tarafından oluşturulan deneyim alanlarında kendilerini geliştirme imkanı bulacaklar.
Eğitim Teknolojileri Zirvesi Koordinatörü Işıl Boy Ergül; teknolojinin hayatımıza girmesiyle birlikte karmaşıklaşan ve hızlanan hayatın getirdiği gerçek ve gerçek olmayanın ayırt edilmesinin zor olduğu, duygusal tepkilerin rasyonel düşüncenin önüne geçtiği bir gerçek sonrası (post-truth) çağda bilimin konuşulacağını belirtiyor ve zirve programında yer alacak konuların bir kısmını açıklıyor: yapay zeka, geleceğin teknolojilerine bakış, kodlama, robotik, stem, sanal ve artırılmış gerçeklik, kurumsal dünyada eğitim teknolojileri, uzaktan öğrenme, kuantum öğrenme, eğitsel veri madenciliği, branşlara yönelik teknoloji entegrasyonu, dijital vatandaşlık. Eğitim, teknoloji ve iş dünyasından katılımcılarıyla 7 Mart 2020’de Radisson Blu Hotel Şişli’de gerçekleşecek olan 7. Eğitim Teknolojileri Zirvesi verimli ve dikkat çeken içeriğiyle şimdiden ilgileri üzerine çekiyor.
Etkinliğin web sitesi: www.etz.com.tr
Türk eğitim sektörünü, yeni işbirlikleri, teknoloji satın almaları, bilgi paylaşımları ve eğitim dünyasının yeniliklerini keşfetmek üzere İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda bir araya getiren GESS Türkiye, 2-4 Nisan 2020’de Uluslararası FATİH Eğitim Teknolojileri Zirvesi’ne (ETZ) de ev sahipliği yapacak. Üç gün sürecek zirvede katılımcılar; bilimsel toplantılar, bildiri sunumları, atölye çalışmaları ve paneller sayesinde yeni eğitim yaklaşımları ve teknolojik gelişmelerden haberdar olurken çeşitli uygulamaları da deneyimleme imkanı bulacak. GESS Türkiye’nin standlarında ise eğitim sektörüne ürün, hizmet ve teknoloji sunan tedarikçi ve çözüm sağlayıcı firmalar, eğitim kurumlarının temsilcileri ile bir araya gelecek. Böylece GESS Türkiye ve FATİH ETZ 2020’de, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, start-up’lar ve eğitim teknolojileri alanındaki tüm paydaşların buluşacağı en büyük uluslararası eğitim platformu oluşacak.
Tarsus Turkey tarafından Milli Eğitim Bakanlığı Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nün (YEĞİTEK) işbirliği ve Bahçeşehir Eğitim Kurumları ile Arçelik sponsorluğunda gerçekleşecek olan GESS Türkiye 2020, ilk kez Fatih Eğitim ve Teknoloji Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak. 2015 yılından itibaren Millî Eğitim Bakanlığı çatısı altında eğitim teknolojileri alanında çalışmaları olan akademisyen, öğretmen, eğitim yöneticisi, eğitim uzmanı, karar verici ile sektöre ürün, hizmet ve teknoloji sunan tedarikçileri birçok etkinlikle bir araya getiren FATİH Eğitim Teknolojileri Zirvesi, beşinci buluşmayı GESS Türkiye ile birlikte gerçekleştirecek. 2018 yılında beş binin üzerinde katılımcı ile Ankara’da yapılan 4.Uluslararası FATİH ETZ, 2020’de 22 oturum, 110 bildiri sunumu, 33 atölye, 5 panel, 12 çağrılı konuşmacı ile düzenlenecek.
2020 ana teması “Eğitimde Yapay Zeka” olarak belirlenen FATİH ETZ’de ele alınacak temel başlıklar; Kodlama Eğitimi, Robotik Eğitimi, STEM, Oyun Tabanlı Öğrenme, Oyunlaştırma, E-İçerik Geliştirme, Eğitimde Bilinçli ve Güvenli İnternet Kullanımı, Uzaktan Eğitim, Teknoloji Destekli Öğretmen Mesleki Gelişimi, 2023 Eğitim Vizyonu ve Eğitim Teknolojileri, Eğitimde Etkileşimli Tahta Kullanımı, Eğitimde Engelsiz Teknolojiler, Sosyal Medya ve Öğrenme, Artırılmış ve Sanal Gerçeklik, Nesnelerin İnterneti, Bulut Bilişim ile Eğitsel Veri Madenciliği olacak.
Eğitimin kalitesini yükseltmek hedefiyle onlarca farklı ülkeden binlerce eğitim uzmanı ve satın almacı eğitim profesyonelini, tedarikçilerle bir araya getiren, Dubai, Endonezya ve Mısır ile birlikte global serinin bir parçası olan GESS Türkiye’nin özel konferansları, yine eğitimcilere ilham olacak. İçeriği, GESS’in global eğitim pazarındaki köklü deneyimi ve küresel gücüyle hazırlanan “Principals Forum”, sadece okulların üst düzey yöneticilerine açık olacak ve özel davetle katılınabilecek.
Detaylı Bilgi İçin; www.gess-turkiye.com
“OYUN 2020” 6 Ocak Pazartesi günü başladı.
25. Yıla Özel Toplam Ödül 50.000 TL
İnsanlarımızın düşünme ve problem çözme becerilerini artırmaya katkıda bulunmak amacıyla Türkiye Zeka Vakfı tarafından her yıl düzenlenen “Türkiye Zeka Oyunları Yarışması OYUN 2020” 25. yaşında.
Milli Eğitim Bakanlığı, ODTÜ ve TÜBİTAK tarafından desteklenen OYUN 2020’a yaş ve eğitim sınırlaması olmadan, okuma yazma ve matematikte dört işlem becerisine sahip olan herkes katılabiliyor.
Her yaştan katılımcı tarafından merakla beklenen yarışma 5 kategoride düzenlenmektedir.
Minikler: 6-7-8 yaş ( 2014, 2013 ve 2012 yılında doğanlar. Okuma, yazma ve matematikte dört işlem becerisine sahip olmak gereklidir.) Çocuklar: 9-10-11-12-13 yaş ( 2011,2010,2009,2008,2007 yıllarında doğanlar) Gençler: 14-15-16-17-18 yaş (2006, 2005, 2004, 2003, 2002 yıllarında doğanlar.) Yetişkinler: 19-49 yas arası (2001, …,1971 yıllarında doğanlar.) Emektarlar: 50 yas ve üstü (1970 ve önceki yıllarda doğanlar.)
Yarışma sonunda her kategorinin birincisine 3.000, ikincisine 2.500, üçüncüsüne 2.000, dördüncüsüne 1.500, beşincisine 1.000’er TL ödül verilecektir. Ayrıca; Final Sınavına katılım hakkı kazananlara Başarı Belgesi, Yarı Final Sınavına katılım hakkı kazananlara Başarı Belgesi (elektronik) Eleme Sınavına katılanlara Katılım Belgesi (elektronik) verilecektir.
“Oyun 2020” Türkiye 25. Zeka Oyunları Yarışması Eleme Sınavı 6 Ocak -25 Şubat 2020 tarihleri arasında internet üzerinden yapılacaktır. 20 Mart-23 Mart 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilecek Yarı Final Sınavından sonra 19 Nisan 2020 günü Ankara’da yapılacak Final Sınavı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nda yapılacak Ödül Töreni ile son bulacaktır.
Geniş katılımcı yelpazesiyle her yaşa ve her mesleğe hitap eden ve alanında ülkemizin en uzun soluklu yarışması olan Oyun 2020; Eleme, Yarı Final ve Final sınavları 4’ü ortak olmak üzere toplam 10 sorudan oluşuyor. Sözel, sayısal, görsel ve mantık alanlarında orijinal zekâ sorularının yer aldığı yarışmanın soruları her yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye Zeka Vakfı Başkanı Emrehan Halıcı tarafından hazırlanıyor. Halıcı ülkemizde olduğu kadar yurtdışında da zorlayıcı ve yaratıcı zekâ soruları ve oyunlarıyla tanınıyor. Yarışmanın soru kontrol ve itiraz kurulları yurt içinde ve yurt dışında bu alanda üstün başarılar göstermiş olan isimlerden oluşuyor.
25 yıldır yapılan yarışmanın katılımcı sayısı her yıl katlanarak arttı. OYUN 2017’de 29.584 kayıt alan yarışma, OYUN 2018’de her ilin katılımıyla toplamda 38.131 kayıt, OYUN 2019’da 56.202 kayıt ile rekora ulaştı.
Ön eleme sınavı ve kayıtlar 6 Ocak 2020 Pazartesi günü TZV internet sitesi (www.tzv.org.tr) üzerinden online olarak başlayacak ve 25 Şubat’a kadar devam edecektir. Yarışmaya kayıt olan katılımcılar bu süreler içinde www.tzv.org.tr üzerinden soruları yanıtlayabilecekler.
OYUN 2019’dan Fotoğraflar: http://oyundergisi.tzv.org.tr/oyun2019galeri/
Detaylı Bilgi için: 0312 210 00 20
Mobil oyunlar her geçen gün popülerliğini arttırırken, dijital neslin geleceğinin annelerin elinden geçtiğini de hatırlamak gerekiyor. Tahmin edilenin aksine, mobil oyunlar sadece çocuklar ve gençlerin değil, 20’lerden 50’lere her jenerasyondan annelerin de ilgi alanı. Mobil iletişimin öncüsü AdColony ve araştırma dünyasının lideri Nielsen’in iş birliğinde ikinci kez gerçekleşen “Mobil Oyuncular” araştırması sonuçlarına göre, mobil neslin oyun trendlerini belirleyen dijital anneler, ister 20 yaşında olsun, ister 50 yaşında her gün mobil oyun oynuyorlar.
Her geçen gün oyuncu sayısını artıran mobil oyunlar, anneler arasında da bir hayli popüler. AdColony, Nielsen işbirliği ile gerçekleştirdiği “Mobil Oyuncular” araştırmasında, gün geçtikçe dijitalleşen yeni neslin mimarı annelere geniş yer verdi. Annelerin mobil dünyası, oyunlar hakkında doğru bildiklerinizi unutturacak nitelikte. Araştırma, annelerin mobil oyun alışkanlıklarının yanı sıra, çocukların mobil güvenliği hakkında da dikkat çekici verileri ortaya koyuyor.
Bu Anneler Günü’nde annelere verecek hediye arıyorsanız ona beğeneceğini düşündüğünüz bir mobil oyun önerin! Gün içinde gerek ofiste gerek evde aynı anda birçok sorumluluğu yöneten anneler, mobil oyunlar ile aktif dinleniyor, mobil oyun oynarken kendilerini rahat, mutlu, heyecanlı ve başarılı hissettiklerini belirtiyorlar. 18 ila 50 yaşındaki anneler ile görüşülen araştırmada, yaş grupları arasında fark gözetmeksizin, %70’i her gün, %98’i her hafta mobil oyun oynadığını belirtiyor.
Dijital çağda dikkat sürelerinin kısaldığını birçok kaynaktan biliyoruz. Eskiden TV izlerken sıkıldığında kanal değiştirme alışkanlığı, yerini TV ile aynı anda mobil cihazla ilgilenmeye bırakıyor. Mobil oyuncu annelerin de yarısına yakını TV’de Film/Dizi izlemek gibi dinlendirici aktiviteleri yaparken aynı anda mobil oyun oynuyor. Anneler mobil oyunlara, gün içerisinde saat 14’ten gece 1’e kadar, 10 ila 30 dakikalık zaman dilimlerini ayırabiliyorlar. En çok tercih edilen zaman aralığı ise %58’lik oran ile 20-23.00 saatleri olarak karşımıza çıkıyor.
Her 10 mobil oyuncu anneden 3’ü, yemek yaparken ve hatta çocuğu ile ilgilenirken de mobil oyun oynadığını belirtiyor. Çocuğu ile geçirdiği zamana mobil oyunları da dahil eden anneler, oyun içerikleri konusunda ise oldukça hassas davranıyorlar.
Her çocuk oyun oynamayı sever. Gittikçe dijitalleşen günümüzde dünyaya gelen çocuklar için saklambaç, yakar top gibi anne babaların küçükken oynadıkları oyunlar, yerini mobile bırakmış durumda. Psikologlar da özellikle ilkokul çağına gelmiş çocukların dijital dünyadan tamamen kopmamalarını, sınırlandırılmış süreler ve kontrollü içerik ile dijitalleşmelerini öneriyor. Çocukların davranışsal gelişimi açısından endişe yaratan dijital ortamlar, teknoloji ile barışık anneleri korkutmuyor. Araştırma sonuçlarına göre kendileri de oyun oynayan anneler çözüm yolunu bulmuş bile; mobil oyuncu annelerin %75’i çocukların oynadığı oyun içeriklerini kontrol ediyor ve çocuklarına güvenli bir teknolojik ortam sunarak dijital alanda gelişimlerini desteklemiş oluyorlar.
Araştırmaya göre mobil dostu annelerin büyük çoğunluğu 0-2 yaş aralığındaki çocuklarına mobil oyun oynatmıyor, 3 yaşından itibaren anne babaların cihazları üzerinden kontrollü bir şekilde oynamasına, 12 yaşından itibaren ise çocuğun kendi cihazına sahip olmasına izin veriyorlar.
Mobil oyunlar ile barışık olan teknolojik anneler, stres atıp eğlenmek istiyor ve zihin boşaltmak için, mobilde beyin jimnastiği yapabilecekleri oyunları tercih ediyorlar. Mobil oyuncu annelerin en çok tercih ettiği oyun tipleri %68’lik oran ile Puzzle’lar ve %62’lik oran ile bilgi oyunları.
Çoklu-görev (multi-task) konusunda yetenekli olan mobil oyuncu anneler, oyun oynarken aynı anda ihtiyaçlarını araştırmaktan da geri kalmıyor. Her 2 mobil oyuncu anneden biri, oyun oynarken gördüğü reklama merak edip tıkladığını belirtiyor. Mobil annelerin %34’ü, mobil oyun oynarken tıkladığı reklamdaki ürün ile ilgili araştırma da yaptığını belirtiyor.
Mobil oyun oynayan annelerin internete bağlandığı tek cihaz akıllı telefonlar değil; %72’si bilgisayar/laptop, %62’si tablet, %13’ü konsol da kullanırken, mobil oyuncu her 2 anneden biri artık televizyonu internete bağlı şekilde kullanıyor.
*Adcolony ve Nielsen işbirlği ile gerçekleştirilen ”Mobil Oyuncular Araştırması” kapsamında İstanbul, Ankara, İzmir’de yaşayan, 3 ayda bir ve daha sık mobil oyun oynayan 18-50 yaş arası ABC1C2 SES grubu anneler ile cawi yöntem kullanılarak görüşülmüştür.
Kıymetli Anne Babalar,
İnternet ve bilgisayar uzun yıllardan beri hayatımızda yer alıyor. Yakın tarihte teknolojinin hızlı gelişmesi ile bunlara tablet ve akıllı telefonlar da eklendi. Bu nesneler gün geçtikçe hayatımızın büyük bir alanını ele geçirmeye başladı. İşlerimizi kolaylaştırdıkları gibi buna engel de olabilmekteler. Bazı iş yerleri eleman arıyorken ‘‘akıllı telefon kullanmayan’’, ‘‘sosyal medya hesabı olmayan’’ vb. şartlar isteyebiliyor. Hatta bazı kurumlar çalışma ortamında telefon kullanımını yasaklayabiliyor. Sadece iş hayatında değil ülkemizde ve yurt dışındaki pek çok okulda ders saatleri içinde telefon kullanımı yasaklanmış durumda.
Akıllı cihazların gelişmesi ile birlikte ilk olarak 2004 yılında Facebook ile birlikte tanıştığımız “Sosyal Medya”, artık sosyalleşmenin de ötesine geçti. Twitter, Instagram, Snapchat, Youtube gibi farklı platformlar sayesinde arkadaşlarınızla iletişime geçebildiğiniz gibi bilmediğiniz bir konuda bilgi edinebilir, Türkiye ve dünyadaki gelişmelerden anında haberdar olabilirsiniz.
Ekranlardan sürekli bir şeyler geçmekte ve bunlar zamanımızı almaktadır. Veri akışı ve görselin gözlerimizin önünden çok hızlı akıp geçişi, algılarımızı da değiştirdi. Sosyal medyada fazla zaman geçiren kişilerin algı ve dikkat süreleri de kısalmış durumda. Bu aynı zamanda zekâ gelişimine ve hafızaya olumsuz tesir ediyor. Öğrencilerin derslerine daha az vakit ayırmasına veya derslere karşı ilgisiz kalmasına neden oluyor.
Akşam geç saatlere kadar oyun oynayan çocuklar, şiddet ögelerine maruz kalmakta sonrasında ise saldırgan davranışlar sergilemektedirler. Aynı zamanda uykusuz kalmaları nedeniyle melatonin hormonun az salgılanması uyku bozukluğunu ortaya çıkarmakta, ruhsal durumlarını olumsuz etkilemekte ve akademik başarılarının da gerilemesine neden olmaktadır. Dijital aletlerin gelişmesi ile birlikte hayatımızın kolaylaştığı, teknolojik cihazların bize ciddi anlamda destek olduğunu inkâr edemeyiz. Fakat dijital dünyanın ölçüsüz ve aşırı kullanımı sadece çocuklara değil yetişkinlere de zarar vermektedir.
Ortaya çıkabilecek olumsuz etkilerden korunabilmek için birlikte bazı kararlar alabilmeli ve ortak hareket etmeliyiz. Akıllı telefon ve sosyal medya kullanımını kısıtlamalı, aile içi sosyal aktivitelere daha fazla zaman ayırmalıyız. Hele sınava hazırlanan öğrenciler için akıllı nesnelerden ve sosyal medyadan olabildiğince uzak kalmalarını tavsiye ediyoruz.
Muammer Taşdelen
Psikolog